Çürüme (Püftrefaksiyon)
Çürüme, ölümden sonra ortaya çıkan en geç bulgudur. Ortalama 3648 saat sonra vücutta önce sağ karın boşluğunda yeşil bir leke olarak başlayan, sonra tüm vücuda yayılan kimyasal reaksiyonlar sonucu yumuşak dokularda görülen bir olaydır. Çürüme öncelikle beyin, mide, bağırsaklar, karaciğer ve dalakta gözlenir. Uterus, böbrek ve mesane çürümeye oldukça dirençli organlardır.
Çürümeyi etkileyen başlıca faktörler şunlardır:
Hava sıcaklığı: Bakterilerin üremesi 37oC derecede maksimum olduğundan, çevre sıcaklığı bu dereceye yaklaştıkça üreme hızlanmakta, uzaklaştıkça da yavaşlamaktadır. 10 derecenin altında ise iyice yavaşlamaktadır. Bu sebepten dolayı tropikal bölgelerde ve yaz mevsiminde çürüme çok daha hızlı olmaktadır. Cinayet düşünülen olgularda çürümenin dokulardaki etkisi göz önüne alınarak, en kısa zamanda otopsi gerçekleştirilmelidir.
Nem: Sıcaklık ile birlikte havadaki nem oranının yüksekliği çürümeyi hızlandırmaktadır. Hava sıcak ve kuru olursa mumyalaşma denilen durum oluşur.
Yaş ve beslenme: Yenidoğanlarda beslenme ile birlikte vücutta bakterilerle karşılaşmakta ve kontamine olmaktadır. Hiç beslenmemiş yeni doğanlarda, bakterilerin olmamasından dolayı çürüme çok yavaş bir şekilde gelişecektir.
15/21 derece sıcaklıkta erken dönem çürüme bulguları 36-48 saatte başlar. Bir hafta içinde tüm dokularda gazlar oluşur. Bu durum dokuların tanınmasını zorlaştırır. Ölünün fiziksel olarak tanınması çok zorlaşır. Batında gerilme ve dermiste büllerin oluşumu gözlenir. Tüm iç organlar yumuşamış, renkleri bozulmuş ve köpüksü görünümdedir. Bir kaç hafta sonra batındaki tüm iç organlar çürüme sonunda tanınmaz duruma gelmektedirler. Bir kaç ayda ise yumuşak dokular kaybolmakta, sadece kemikler kalmaktadır. Kemiklerdeki bozulma ise en erken birkaç yılda başlamakta, çok uzun sürelere kadar kemikler bozulmadan kalabilmektedir. Cesedin suda yüzdüğü durumlarda, pozisyonu genellikle yüzü aşağı doğru bakar durumdadır. Her iki ekstremite, aşağıya doğru sarkmış durumdadır. Bu pozisyonda çürüme önce yüzde başlar. Bunun sonucunda kimlik tespiti zorlaşabilir. Çürümenin birinci haftası sonucu, dokularda gaz oluşacağından ceset ağırlık bağlanarak suya atılmış olsa bile, genellikle su yüzeyine çıkacaktır.
Çürümenin İstisnaları olarak kabul edilen 3 durum söz konusudur.
Sabunlaşma (saponifikasyon): Çürümenin bir modifikasyonudur. Yağ dokuları sarı beyaz sabunumsu bir yapıdadırlar. Oldukça seyrek rastlanılan bir durumdur. Daha çok cesedin nemli toprakta veya sıvıda kalması sonucu ortaya çıkmaktadır. Genellikle deri altı yağ dokusunda gözükmektedir. Çocuklarda deri altı yağ dokusu daha fazla olduğundan tüm vücutta görülebilir. Fakat öncelikle yüzdeki yağ dokularında ortaya çıkmaktadır. Sabunlaşma olayı yıllarca bozulmadan durabilir. Böylece ölümden sonra uzun süre geçse bile kimlik tespiti mümkün olmaktadır.
Mumyalaşma: Dokuların içerdikleri suyu kaybetmesiyle oluşmaktadır. Bu durumlarda çürüme olmamaktadır. Mumyalaşmanın gelişmesi için sıcak ve kuru havaya ihtiyaç vardır. Bu özelliklere çöl iklimlerinde rastlanılabilir. Mumyalaşma sonunda dokular sert, kuru ve siyah renkte olmakta, anatomik yapılar ise korunmuş olarak kalmaktadır. Mumyalaşmanın gelişmesi için gerekli süre bir kaç haftadan bir kaç yıla kadar değişebilir. Mumyalaşma sonrasında vücut uzun yıllar değişmeden kalabilmektedir.
Maserasyon: Maserasyon anne karnında bebeğin ölmesi ve bir süre amnion sıvısı içinde kalması sonucu görülen ölümlerdir. Fetusun ölmesinden sonra anne karnında belli bir süre kalırsa maserasyon meydana gelmektedir.
Masere bebekte eklemler gevşediğinden kol ve bacaklar her tarafa oynatılabilir bir durumdadır. Dış muayenede deride büller yani içi sıvı dolu kabarcıklar görülür. Bu büller genellikle patladığından, kırmızı kahverengi bölgeler görülür. İç organlar yumuşak, nemli ve renklerini kaybetmiş olarak görülürler. Kaslar ve bağ dokusu yumuşar, tendonlar kopar ve kemikler birbirinden ayrılır. Maserasyon gelişebilmesi için fetusun ölümünden sonra en az bir kaç gün uterusta, amnion sıvısında kalması gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder