“Sizofreni tecrubesi kimsenin, ozellikle de bu sizofreni tecrubelerini kendisi yasayan kisinin anlayamayacagi cilginlik dunyasinda dehset verici bir seyahattir. Insanin yaratilisindaki duzene aykiri, bombos ve gercekle hic ilgisi olmayan bir dunyada yapayalniz yapilan bir seyahattir bu.Kendinizi cok yalniz hissedersiniz. Fantazi dunyaniza uymayan realiteyle/gercekle mucadele etmektense, kendi kabuguna cekilmek daha kolaydir.Algilamanizdaki ciddi problemler nedeniyle iskence edilircesine duygular yasarsiniz.Ne gercek, ne degildir ayirt edemezsiniz.Sizofreni hayatinizin her yonunu etkiler.Dusunceleriniz yarisir ve parcaciklara ayrilmis hissedersiniz kendinizi ve “ cildirmisliginizla” basbasa o kadar yalnizsinizdir ki….” …Janice Jordan
Part 1 : Lisa Şizofren mi?
“Sevgili Hatira Defterim, Bende birseyler yolunda gitmiyor;birseyler yanlis!Bu gercegi simdi kabul etmek zorundayim. Aylardir bu problemi inkar ediyorum;yokmus var sayiyorum;bahaneler buluyorum, bunlari ben hayalimde yaratiyorum diyorum,ya da gidecekler,yok olacaklar diyorum.Ama bu dogru degil.Ben konusurken bazen insanlar bana garip sekilde bakiyorlar.Annem sadece aptalca seyler konustugumu soyluyor ve babam kafasini salliyor surekli ben konusurken.Sozler,cumleler agzimdan cikiveriyorlar ama nedir bunlar? Artik hic bilemiyorum.
Okulda da bazi cocuklarin benim pesimde olduklari,beni okuldan attirmak, uzaklastirmak icin planlar yaptiklari,hatta benim canimi yakacaklari gibi dusuncelerim var. Arkadaslarim bunlarin dogru olmadigini soyluyorlar ama ben hala aksini dusunuyorum ve kendi dusunduklerime inaniyorum. Yemek yiyemiyorum;herseyin tadi bir garip ve ben cok kilo kaybettim.Aynaya bakiyorum ve goz kirpmadigimi goruyorum.Bu dumduz gozunu dikmis bakan,ifadesiz bana bakan yuzu goruyorum aynada.Bazen uyuyamiyorum;ve hersey beni endiselendirmege yetiyor.Baska zamanlarda ise 12,hatta 14 saat uyanmadan dumduz uyuyorum ve hicbirsey umurumda degilmis gibi hissediyorum.Erkek kardesim bir kitap oku veya TV seyret diyor ama ben konsantre olamiyorum.Camdan disari bos bos hicbirseyi seyretmeden bakiyorum oylece.Her zaman hep yanlis seylere guluyoum.Belki de hep yanlis zamanlarda da agliyorum.Sevgili hatira defterim,benim neyim var? “
Part 2 : Şizofreni Benim Icin Ne mi?
“Sizofreni benim icin ne mi? Yorgunluk ve kafamin karmakarisik olmasi, yasadiklarimi gercek mi degil mi ayirdetmege calismak ve bazen sinirlarinin ne oldugunu bile farkedememek.Aklina binlerce sey ayni anda girerken,duzgun dusunmege calismak demek, dusunceler bu arada devamli beyninden emilip aliniyor ve sen toplantilarda konusmaga utaniyorsun.Sizofrenide bazen de kafanin icindesin ve beyninin ustunde yuruyorsun veya bir kizi senin elbiselerini giymis goruyorsun ve o anda hem de onu senin dusunduklerini yapiyor gormektir.Sizofreni demek devamli “birilerinin seni gozetledigini bilmek” demektir ve asla hayatta basarili olamayacagini bilmektir cunku tum kanunlar sana karsidir ve sonunda tamamen yok edilmen uzak degildir, bilirsin”
Part 3 : Beynimin içindeki?
“Son zamanda tum gurultulerin daha da gurultulu olduklarini fark ettim.Sanki birisi sesi acmis gibi…Arkadan da ayrica sesler gelmekte- ne demek istedigimi biliyorsunuz, bu sesler hep vardir da farketmezsiniz.Simdi bu sesler her zamankinden daha yuksek gurultulu hatta ana seslerden de daha gurultulu.Bazen dehsete kapiliyorum cunku kendini dinlemekten alakoyamadigin bu kadar cok gurultu varken,aklini/zihnini birseye toplamak,konsantre olmak cok zor oluyor
Simdi renkler daha da parlak, sanki fosforlu tablo gibi.Dokununcaya kadar objeler gercek mi anlamiyorum.Artistik kafali olmadigim halde eskiye gore renkleri gittikce daha cok farkediyorum.Herseyin rengi daha net simdi ama snki birsey eksik.Baktigim seyler dumduz,sanki sadece yuzey gibi.Belki de herseye cok fazla uzun sure bakiyorum ve ondan bu kadar fazla detayi fark ediyorum.Sadece renkleri degil beni buyuleyen,kucuk seyler,yuzeydeki lekelr,noktalar,isaretler de dikkatimi cekiyor
Hersey cok canli renkte gorunuyor, ozellikle de kirmizi:insanlar seytanimsi gorunuyor, siyah dis gizgileriyle ve beyaz parlayan gozleriyle;her turlu objeler-sandalyeler,binalar,engeller,kendi canlari var; tehdit eden davranislar yapiyorlar,hayvanimtrak gorunuyorlar
Insanlar deforme olmus gorunuyorlar, sanki plastik ameliyat olmuslar, sanki farkli kemik yapilariyla makyaj yapmislar.Insanlarin korkutan yuzleri var.”
Part 4 : Vorteks
“Hicbirseyle ozel olarak ilgilenmedigim halde hersey dikkatii cekiyor.Su anda sizinle konusuyorum,ama yan evin kapisindaki, ya da apartman koridorundaki gurultuyu de duyuyorum.Bunlari susturamiyorum beynimde,ve buda size ne soyleyecegime konsantre olmami cok zorlastiriyor.Genelde en aptalca kucuk seyler ilgimi cekiyor.Bu bile dogru degil, ilgimi cekmiyorlar ama onlara dikkat ediyorum ve cok vakit harciyorum boylece”
Part 5 : Zihinsel karmaşa
“Bazen insanlar konustuklarinda kafam almiyor.Ayni anda hepsini kafamda tutamayacak kadar cok geliyor.Geldigi gibi gidiyor laflar.Tam o anda ne duydugunu unutuyorsun cunku yeterince uzun dinleyemiyorsun.Insanlarin yuzune bakip anlayabilirsem ne dediklerini belki, yoksa laflar havada asili kalan harfcikler oluyor=anlamsiz.”
Part 6 : Acı ve özdeşimlik
“Insanlar konusurken laflarin/sozlerin ne oldugunu uzun uzun dusunmem lzim.Dusunmem lazim ve zaman aliyor.Insanlar konusurken tum dikkatimi vermem lazim yoksa karisip kaliyorum ve onlari hic anlayamiyorum.Yabanci bir lisan gibi
Kafamda herseyi bir araya koymam lazim.Mesela saatime bakinca kayisi,saati, yuzunu, akrebi, yelkovani vs vs goruyorum, ve sonra bunlari tek parca yapabilmek icin bir araya koymak zorundayim.Hersey minnacik parcalar halinde.Resmi parcaciklar halinde beynine yerlestiriyorsun.Yirtilmis ve tekrar bir araya getirilmis fotograf gibi.Eger hareket ettirirsen korkutucu,hepsi dagilir.Kafandaki resim hala orada ama kirilmis.Eger hareket edersem yeni bir resim var ve ben onu yeniden bir araya koymak zorundayim
TV ye konsantre olamiyorum cunku hem ekrana bakip hem de soylenenleri ayni anda dinleyemiyorum.Eger ozellikle de biri seyretme otekisi dinleme ise, iki seyi ayni anda yapamiyorum.Oteki taraftan da devamli cok fazla sey aliyorum surekli ve basa cikamiyorum,ne oldugunu, mantikla bulamiyorum
Dairemde oturup kitap okudum;kelimeler pekala tanidikti, yuzlerini hatirladigim ama isimlerini hatirlamadigim eski arkadaslar gibi; bir paragrafi on kere okudum,hic bir sey anlamadim,kitabi kapattim.Radyoyu dinlemege calistim,ama sesler beynime elektrikli testere gibi geldi..Trafigin icinden dikkatlice sinemaya gittim, bircok insan sinemada geziniyor,konusuyorlardi.Sonunda gunlerimi parkta goldeki kuslari seyrederek gecirmege karar verdim”
Part 7 : Hopes not will die
“25 seneden fazladir cekiyorum sizofreniden.Hatta halusinasyonlar, deluzyonlar ve paranoyasiz gecen gunumu hatirlamiyorum.Boyle zamanlarda beynimdeki santralci gerekli mesajlari dogru kisilere vermiyor. Kafamin icindeki degisik kisilerle ugrasmak cok zihin karistirici, zor.Dusuncelerimde parcaciklara bolundugunde,en kotu problemlerim basliyor.Hastaligim nedeniyle bircok defa hastahaneye yatirildim, hatta bazen 2 –4 ay kadar uzun.
Sanirim iyilesmege basladigim an sizofreni ile basa cikabilmek icin yardim istedigim andi.Uzunca bir sure ciddi bir mental hastaligim oldugunu inkar ettim. Genclikte buyume yaslarimda kendimi garip zannediyordum.Her zaman korkuyordum.Kendi fantezi/hayal dunyam vardi ve orada gunlerce kayboluyordum.
Ozel bir arkadasim vardi.Ona “kontrol eden” diyordum.O benim gizli arkadasimdi . Tum kotu duygularimin sorumlusuydu .Toplam tum negatif duygularimin ve paranoyamin toplamiydi o.Onu gorebiliyordum,duyabiliyordum ama baska hic kimse onu goremiyor ve duyamiyordu.
Problemler koleje / universiteye gittigimde artti.Aniden kontrol eden tum zamanimi ve enerjimi almaga basladi.Onun istemedigi birsey yaptigimda beni cezalandiriyordu . Bana surekli bagiriyordu ve kendimi ahlaksiz, kotu, assagilik vs hissetmemi sagliyordu. Onun bana avaz avaz bagirmasini ve varligimi yonetmesini nasil durduracagimi bilmiyordum.Oyle bir noktaya geldi ki kontrol edenin cigliklarindan realiteyi anlayamaz,kavrayamaz oldum.Ve bu nedenle gerceklerden/realiteden ve cemiyetten elimi etegimi cektim.Kimseye neler oldugunu anlatamazdim cunku beni “ deli” diye damgalamalarindan korkuyordum.Kafamin icinde neler oluyor anlayamadim . Gercekten oteki “normal” insanlarin da kontrol edenleri oldugunu dusunuyordum.
Kontrol eden en guclu ve belirgin durumdayken, ben de caresizce okulu bitirmege calisiyordum.Kontrol eden gunluk problemlerle ugrasmami ,halletmemi engelliyordu. Bu hastaligi herkesten saklamaga calistim, ozellikle de ailemden.Aileme kafamin icindeki, surekli bana ne yapmam, ne dusunmem ve ne soylemem gerektigini emreden bu insani nasil soyleyebilirdim ki? Derslere katilmak ve dersleri anlamak gitgide daha zorlasiyordu. Zamanimin cogunu kontrol edeni ve emirlerini dinleyerek geciriyordum. Gercekten okulda ihtisasi nasil bitirebildigimi bilmiyorum…
Uzmanlik alanim egitimdi, ucuncu sinif ogretmeni olarak is buldum.Bu uc ay surebildi,4 ay psikiyatri hastahanesinde yatmak zorunda kaldim.Disardaki dunyada hic fonksiyonel olamiyordum iste!Cok deluzyonlu ve paranoyaktim ve zamanimin cogunu fantazi/hayal dunyamda ve kontrol edenle basbasa geciriyordum.
Ilk terapistim beni konusturmaga,acmaga calisti,ama… ona guvenmedim ve ona kontrol edeni soyleyemedim.”Deli”diye damgalanmaktan hala cok korkuyordum. Gercekten hayatimda cok buyuk bir kotuluk yaptigima ve bu nedenle kafamin icindeki bu cilginliklarin olduguna inaniyordum.Olurcesine korkuyordum ailemdeki intahar eden uc amcam gibi olacak sonum diye.
Kimseye guvenmedim.Normalin otesinde, belki de hayatta ozel bir gorevim var diye dusundum. Kontrol eden zamanin cogunda emirlerini bagirsa da , garip bir sekilde kendimi sansli sayiyordum galiba.Kendimi “ normalin ustunde” hissediyordum . Saniyorum en buyuk zorlugum ise kontrol edenin sadece benim dunyamda yasadigini ve herkesin dunyasinda yasamadigini kabul etmekti. Gercekten, durustlukle herkesin onu gorebildigini,duyabildigini dusunuyordum…Tum dunyanin benim beynimdekileri okuyabildigini ve tum dusunduklerimin,hayal ettiklerimin de tum dunyaya TV den vs yayinlandigini dusundum.Etrafta korkudan felc olmus vaziyette yuruyordum…
Psikozlarim her zaman vardi.Bazen is arkadaslarima bakardim ve yuzleri sekil degistirirdi.Disleri beni parcalayacak ve yiyecekler gibi, cok uzundu vahsi hayvanlarinki gibi.Cogunlukla beni yutacaklar korkusuyla,kimsenin yuzune bakmaga guvenemezdim kendime.Bu hastaligin sebep oldugu bu aci ve dehsetten hic nefes alamiyordum,hic ara yoktu.Birseylerin yolunda olmadigini biliyordum ve kendimi sucladim.Kardeslerimin hicbirinde bu hastalik yok, kotu olanin ben olduguma karar verdim.
Sanki daireler seklinde kosuyormusum gibiydi, hicbir yere varamiyordum, sadece “cilginlik” kara deliginden asagiya dusuyordum.Neden bu hastalikla yasamak zorunda oldugumu anlayamiyordum.Tanri neden bunu bana yapsin ki?Etrafimdaki herkes suclayacak birisini veya birseyi ariyor. Ben kendimi sucladim.Eminim benim sucumdu cunku biliyorum ben kotu, ahlaksizim.Baska cozum ve ihtimal goremiyorum.
Ailemin, terapistimin, arkadaslarimin sevgisi ve destegi olmadan bugun oldugum durumda olabilir miydim bilmiyorum. Beni bu kahredici hastaliktaki seyahatte tasiyan, onlarin benim bunu yenecegime olan inanclariydi.
…Mental hastaliklarin semptomlarini hafifleterek dayanilmasi daha kolay hale getirecek bircok cok guzel ilac var simdi.Biz sizofrenili hastalara kalmis sabirli olmak ve guvenmek.Yarinin baska bir gun olduguna inanmaliyiz- belki de sizofreniyi tamamen anlamaga, nedenlerini bilmege ve kesin tedavisini bulmaga bir gun daha yakin oldugumuza…”
Part 8 : Kardeşim (Jenna Ward)
Bazen gece gec saatte erkek kardesim karanlik odasinda sessizce televizyonu seyreder ve cilginca guler.Kikirdamalari ise kafasinin icinde duydugu seslerle yaptigi tek yonlu ve anlasilmaz konusmalarin neticesindeki gulmelerdir .
Doug 30 yasinda ve son 10 senedir kendisinin hic kabul etmedigi sizofreni hastasi.Ne zaman birisine ondan bahsetsem,karsimdaki kacinilmaz sekilde kafa sallar;hem de sizofreninin “ cift kisilik olmadigini” veya kotu anne baba,kotu aile neticesinde olmadigi gerceklerini bilse de bilmese de.Ama neredeyse her defasinda bana sorduklari ilk sey “Ilaclarini surekli kullaniyor mu?” olur.
Bu kotu bir soru degil.Gecen son yillarda,sizofreniyi tedavide gercekten cok onemli gelismeler oldu.Bilim adamlari sizofreni hastalarinda ,beyindeki dopamin ve seratonin gibi norotransmitter=beyinde mesaj iletici kimyevi maddelerin nasil olup da boylesine kontrolden ciktiklarinin nedenlerine cok yaklastilar ve beyindeki bu dengesi bozulmus kimyevilerin dengesini saglayabilmek icin daha iyi ilaclar yaratiyorlar.
Bu ilaclarin risperidon ve olanzapine ve clozapine gibi isimleri var ama bu hastaligi tamamen yok etmiyorlar/kesin tedavi degil yani.Sikca da tatsiz yan etkileri var ve de bu ilaclar bu hastalikta “negatif etkiler” denen sosyal cekimserlik,toplumdan kacma,icine kapanma ve duygusal ice kapanma gibi semptomlarla savasta sadece kismen etkililer.
Ama bu ilaclar hastalarin bagimsiz olarak yasamalarini,calismalarini ve insanlarla iliskilerini mumkun hale getiriyor ve de halusinasyonlari ve sesleri yok edebiliyorlar.Bu insani ve aileleri caresiz birakan hastalikta bu yeni ilaclar umit sebebi;ama bir problem var-eger beyniniz hastaysa,beyin kendi hastaligini nasil taniyacak; hasta oldugunu nasil kabul edecek?
Bu varsayilan bir soru degil.Gercek.Mesela mideniz agrisa, vucudunuzdaki sinirler bu bilgiyi beyninize ulastiriyor ve beyin de ne yapacagina karar veriyor.Ama problem beyinde baslarsa ne olacak? Aklin kucuk bir parcasi nasil olup da kendini soyutlayacak ve sanki aklin bir parcasinin sigindigi adacik gibi, beyin nasil olup da kendi kendine teshis koyabilecek?
Doug bircok oteki sizofreni hastalari gibi,bir seylerin yolunda olmadigini anlayamaz ve anlayamayacak ve de ilac almayi,surekli kullanmayi reddediyor.Iste bu yuzden son yillarin,cagin tum en gelismis arastirmalari,buluslari,ilaclari benim aileme faydasiz cunku kardesim kendine yardim etmiyor,etmeyecek.
Bazen onu sarsmak ve bagirmak istiyorum “Bilmiyor musun? Boyle olman gerekmiyor!” O kadar yalniz ki, beynindeki,kafatasinin icindeki duyduklarindan, seslerden, olup bitenlerin disindaki var olan herseyden oylesine soyutlanmis ve oylesine uzakta ki.Hic arkadasi yok,hemen hemen hic bir insanla baglantisi,iliskisi yok.Bazen sik sik cok rezil ve kotu kokular koktugunu hayal ediyor;bazen televizyonu,stereosunu,haliyi ya da ayakkabilarini kaplayan kusmuklar goruyor.
Onun konusmalari hep soyle; “Kansas,biliyorsun Kansas aslinda Dallas’ta, cunku yol var ve sonra Texas’tasin ve o yuzden de Teksas spor takimlari cok iyi.Hic Campbell’s alma (corba markasi).icinde parcalar olan corba onemli.Campbell’s alma.”
Ama bir zamanlar,o bana takilmayi seven,bana su kayagi ogreten ve muhasebeci olmak isteyen, benim sadece buyuk erkek kardesimdi.Simdi artik o insani cok cok zor hatirliyabiliyorum.
Ve malesef yapabilecegimiz hicbir sey de yok bu konuda-onun kendine yardim etmesi icin onu zorlamaga hakkimiz yok kanunlara gore.Eger sizofreni hastasi bir kisi ilac kullanmayi reddederse,tek vare onu kendi izni olmadan= gonulsuz olarak polisten yardim isteyerek hastahaneye yatirmak.Ama bunu da ancak hastanin ya kendisine veya baskalarina zarar verme tehlikesi oldugunu ispatlamak sartiyla yapabilirsiniz.
Saniyorum yapabilseydik kardesimi hastahaneye yatirirdik ve bunu temin edecek hastalik semptomlari da surekli izliyorduk/gozlemliyorduk ki gerekseydi onlem almak icin -ama simdiye kadar sadece siradan bir beyin hastaligi idi –asla saldirgan ve tehlikeli degildi.Toplumda kurulu duzendeki sistem sadece birseyler cilginca yolundan ciktiginda ,ya da Doug kendisine zarar verdiginde veya anne babama veya bir yabanciya saldirdiginda devreye giriyor.Tum yapabilecegimiz iste boyle bir krizi beklemek.
“Iyilesmeden once cok kotulesebilir” diyor Doug’un psikiyatristi anneme.Yani eger tamamen cokerse ve hastahanede solugu alirsa,ancak o zaman zorla vucuduna ilac verilecek; bizim 10 sene once kaybettigimiz insani da ancak iste bu ilaclarin gucu geri getirebilir.
Ve umit ediyoruz ki bir kere ilaclari almaga baslarsa,bunlara ihtiyaci oldugunun farkina varacak ve kendi kendine ilaclarini surekli almaga devam edecek.Sanirim sanki 10 senedir kullandigi asit,uyusturucu tribinden geri geliyor gibi olacak ilaclara baslayinca.
Ama erkek kardesim zatebn omrunun bir 10 senesini kaybetti.Doug kendi sagligi ,bakimi hakkinda mantikli,rasyonel kararlar verecek durumda degil .Ancak akut bir krizde devreye girerek sagligina mudahale etmek,ona yardimci olmaktan baska mudahale etmek,ona yardim etmek alternatifi olmali.
Hastanin gonulsuz=isteksiz olarak polis yardimi ile hastahaneye yatirilmasindan daha baska bir tedavi etme, baska bir degerlendirme faktoru daha olmasi gerektigine inaniyorum.Doug kendisine ve baskalarina karsi tehlikeli degil su anda ama acik secik hasta ve ne yapacagini bilmek zor.Acik secik ilaclarina ihtiyaci var.Hem de hemen simdi.
Bu hastalikla ilgili bizi daha da cok uzen baska bir neden de, bircok hastalikta da oldugu gibi , sizofreninin de iyilesme sansinin ancak cok erken teshis ve cok saldirgan/agresif tedavi ile elde edildigi.Ama biz Doug’da bu sansi kacirdik..belki hastalanir hastalanmaz olaya el koyabilseydik,doktora goturebilseydik, acilen tedavisi baslasaydi belki de hersey baska olacakti.
Bazi insanlar buna basari,zafer diyorlar;bir insanin aklini kaybetmeye hakki oldugunu,ilac kullanmama hakki oldugunu savunuyorlar ABD de.Ben buna acimasizlik ve hasta insanin hayatinin potansiyelinin urkutucu sekilde harcanmasi diyorum.
“Bir Kizkardesin Ihtiyaci” Margaret Moorman, New York Times, 11 Eylul 1988
“Kizkardesim Sally mental hasta.Simdi 47 yasinda ve ilk hastahaneye yatisi neredeyse 30 sene onceydi., yatili okulda lise dortteyken.O zaman sizofreni hastasi diye teshis kondu ve simdi ise bipolar yani manik depresiv dediler.Genel olarak sizofreni dusunce bozukluklarina sebep olur ve bipolar ise davranis, hislerde yogun inis cikislardir.Sally manik durumdayken, esyalarini vs dagitiyordu/baskalarina veriyordu ve detayli projelere tutkundu ve nihayet tamamen yememege basladi ve deluzyonlardan aci cekiyordu.
Sally 1980 den beri calismadi, o zaman devletin isinde part-time gorevinden emeklil edildi mecburen .Isini kaybettikten iki sene sonra, bircok degisik dairelerde yasadi, “halfway denen” hastahaneden cikista tamamen bagimsiz ayri evlere cikincaya kadar arada yasanilan turde gecis donemi evleri ve kiralalan odalarda.1982 de annem onu eve getirdi.
Sally’nin 20 ve 30 yaslarindaki krizlerinde yoktum ben.Once ondan 8 yas kucuktum, anlayacak ve konuya dikkatimi verecek kadar buyuk degildim.Buyume cagimda Sally yokmus gibi davrandim cunku o degisikti, ve ben kendim de degisik olmaktan korkuyordum.Universiteye gittim ve mezun olunca Seattle’a tasindim-Arlington’dan mumkun oldugunca uzaga.Telefonla gorustuk, ziyaretlerimse cok enderdi.
Mental hasta kardesi olan bir kisinin aile gerilimlerinden kacmak istemesi az rastlanir birsey degildir.Kendimi fiziksel olarak onlardan uzak tutarak yasamayi, ayakta kalmayi becerebilecegimi dusundum.Annem kacmama saygi duydu ve benim mutlu olmami istiyordu ve hic degilse cocuklarindan birisinin bagimsiz olmasi onu rahatlatiyordu.Malesef bircok kacislardaki gibi, duygularim karisikti, sucluluk ve korku dahildi bu duygularima.
Bir keresinde annem oldugunde, onun Sally’e baktigi gibi bakmaktansa kendimi oldurmeyi tercih ederim diye dusundum.Acikti:Ya eve donup Sally’e sahip cikacaktim veya kizkardesimi yuz ustu birakacak ve bu sefer de kendimle yasayamayacaktim.Her ikisi de kendi hayatimdan nasil vazgececegimin secimiydi zaten…”
‘KENDINI SUCLAMA ALEVININ ETRAFINDAKI KELEBEK OLMA ASLA.BASA CIKMA SANSINI OMUR BOYU YOK EDEBILIRSIN. SENI PARCALAYABILIR, YOK EDEBILIR…”- Dr. Ken Alexander, Akrabalara 14 adet prensip.(14 principles for the Relatives)
1 yorum:
Paranoid sizofreni hastalari evlenemez diyorlar 2 kere evlendi ,birde ölmüş eşinin maaşını alıyor, gayrimenkul kalsin diye 4 senedir mahkeme sürüyor,sonuc ne olur ne yapmamız gerekiyor
Yorum Gönder